2 Aralık 2012 Pazar

 
 
İnsanlığın Apocrypha'sı adlı kitap üzerine; Araştırmacı Yazar Nimet Erenler Gülkökü ile Kocaeli TV. "Yaşama Dair" programından..
Tarih 14 Eylül 2012
 
 
 
 
 

NASA; 21 Aralık 2012 Maya Takvimine dair bir açıklama yapmış!


NASA; 21 Aralık 2012  Maya Takvimine dair bir açıklama yapmış!

21 Aralık 2012 tarihi, Dünya’da gündem oluşturan konulardan biri. Üzerine çok şey söylendi yazıldı. Kimileri inandı, kimileri sorguladı, kimileri safsata dedi..

Dilerseniz Nasa’nın konuyla ilgili yaptığı açıklama üzerinden irdeleyelim.

Nasa adına açıklama yapan Don Yeomans, konuyla ilgili şunları söylemekte;

Maya takvimi 21 Aralık 2012 tarihi bir döngünün başlangıcıdır. Tıpkı her yıl ocak ayında yeni bir yıla girdiğimiz gibi.

Niburu ya da Planet X gibi bir gezegenin olmadığı, şayet olsaydı, binlerce Gökbilimcinin bunu görmüş olacağını, fakat görülmediğini açıklamaktadır.

Oysa bizler yine Nasa’nın açıklamaları olarak basından; Planet X olarak isimlendirilen büyük bir gezegenin Dünya’ya yaklaştığı haberlerini pek çok kez okuduk.

Güneş sistemimiz Samanyolunda, kendi yörüngesindeki turunu; 26000 yıl da bir tamamlar. İçinde bulunduğu galaksi ise kendi turunu 250 milyon yılda bir tamamlamaktadır.  (Kısacası her döngü kendi içinde ve büyük döngüye tâbidir.) İşte bu büyük dizilim nedeniyle; tüm sistem çekim ve karşı çekim yasalarına tabi kalacaktır. 

 Bu etkilerden dolayı  Güneş'te oluşan patlamalara Nasa, şöyle cevap vermektedir:  Güneş patlamaları her 11 yılda bir en yüksek noktaya ulaşır, bu zaten olası bir durum dur, Mayıs 2013’de bu patlamalar daha da artacaktır. O halde ortalama elli yaşında olan birinin bu süreye kadar en az 4-5 güneş patlaması olayına tanık olmuş olması dolayısıyla alışık olması gerekmez mi?  Böyle bir durumu kaç kişi hatırlıyor diye sormak isterim? Ayrıca izlediğimiz belgesellerde bilim adamlarının açıklamalarına dayanarak neredeyse felaket tellallığı yapılmaktadır? Şimdi biz hangi söylemlerine  inanalım?

Nasa, Gezegenlerin hizaya girmesi hususuna da cevap veriyor, şöyle ki; 21 Aralık 2012 yılında gezegenler hizaya girmeyecek, girseler dahi Dünya üzerinde, gelgit etkileri olmayacak. Güneş sisteminde Dünya’daki gel git olaylarını etkileyen iki kütle vardır, biri Ay diğeri ise Güneştir. Bunlar da Dünya’ya yakın oldukları içindir. Diğer gezegenlerin ise uzakta olduğundan kayda değer bir etkisi yoktur, diye açıklamaktadır.

Eksen ya da manyetik kutup kaymalarına yönelik Nasa’nın açıklaması oldukça çelişkili görünmektedir.

Açıklamaya göre; Dönüş ekseni kayamaz, çünkü Ay Dünya’nın etrafında dönerken Dünya’yı dengede tutar ve bu, eksen kaymasına izin vermez diyor. Oysa yine aynı Nasa gerek Şili gerekse Sumatra depremlerinde Dünya’nın toplamda 16 derecelik bir eksen kaymasını rapor edip duyurmuştu.  Manyetik alan zaman zaman yer değiştirebilir diye devam ediyor Nasa, ve son değişim 740.000 yıl evvel olduğunu ekliyor.

Nasa 740.000 yıl önce kutuplar yer değiştirdi dedi diye nasıl inanalım? Kanıt istiyoruz! Yine Nasa şunu ilave ediyor; Kayma olsaydı bile bu binlerce yıl sürerdi, kaysaydı bile pusulalarımızı yeniden ayarlamamızın gerekmesi dışında, Dünya üzerinde bir probleme yol açmazdı. Yazılı tarihin başlangıcından bu yana, Dünya’nın sonunun geleceğine dair abartısız yüz binlerce tahmin yapıldı yine de hala buradayız, diyerek açıklamalarını bitiyor.

Son cümle bu kadar basit açıklanamaz. Bilim dünyası insanın kolektif belleğinde ve DNA’larında bu felaketlerin izlerini taşıdığını biliyor olması gerekiyor. O nedenle bu şekilde alay edercesine yok sayamaz.

Fakat bir taraftan da 21 Aralık 2012 yılına kitlenmiş, bunun için hazırlıklar yapan bir kesimi de izlemekteyiz.

 Her iki durum bardağın bir tarafıdır. 21 Aralık 2012’de gerçekten Dünya’nın sonu gelmeyecektir.

Ancak bu insanları bekleyen ciddi bir sürecin olduğu gerçekliğinden soyutlayamaz.

PEKİYİ DÜNYA’YA NELER OLUYOR?

Değişen ekolojik dengeler, depremler, tsunamiler, volkan patlamaları, hortumlar, küresel ısınma, eriyen buzullar, çoraklaşan topraklar, çekilen sular, bozulan manyetik alan, toplu telef olan hayvanlar, betonlaşan doğa, kirlenen hava. Bütün bunlar bir felaket değil midir?

Dünya hiç bugün olduğu kadar çoğalmadı. Bu kadar nüfusu taşıyamaz oldu. İsteklerimizle yorduk, çoğalarak kirletip ve tükettik. Onu tüketirken, aslında kendimizi de tükettik. Doymayınca daha çok istedik, hiç gitmeyecekmiş gibi. Onu beş duyumuz üzerinden yaşayıp tadına varmak istedik. Bir daha mı geleceğim? diyerek gerekçelendirdik. Alamadığımızda, kin nefret ve öfkeyle lanetledik onu. Merkezine kendimizi koyduk, onu da kendi etrafımızda döndürdük. Ne kadar olumsuz duygularımız varsa; onun sırtına yükledik. Savaştık birbirimizle. Paylaşamadık aramızda. Üstüne şehirler ve devletler inşa ettik. Yetmedi,  dünya annenin yasalarını unutup, kendi yasalarımızı koyduk. Aracımız olan Dünya, amaç oldu. Giderek amacımızı, insanlığımızı, değerlerimizi, içselliğimizi, anlayışımızı, duygularımızı, sezgilerimizi, ruhumuzu, unuttuk.

Ancak, Dünya anne verdiklerini geri almasını da bilir! O vakit gelmiş dayanmıştır ve yaptıklarımızın vebalini ödeme günüdür. Ödemeye başladık bile!.

Evet; 21 Aralık 2012 de hiçbir şey olmayacaktır. Ancak süreci takip edersek felaketlerin zaten olmakta olduğu da görülecektir…
                                                                                                                                                    2 Aralık 2012
Araştırmacı Yazar  NİMET ERENLER GÜLKÖKÜ