SEMPATİ, ANTİPATİ ve EMPATİ ÜZERİNE
Bu kelimelerin hiçbirine yabancı olmadığımızı söylesek de,
anlamlarını ne kadar bildiğimiz ve yaşamda ne kadar uyguladığımız, her birimiz
için değişen değerlerde karşımıza çıkmaktadır.
Tanıdık gelen
kelimeleri “Bilmek”le eşdeğer görme
yanılgısı yukarıdaki eksiklikler eşliğinde bir araya geldiğinde, yaşanan ve
yaşatılan hatalara sebep olması da kaçınılmazdır. Bunları kabul etmeyerek
inanmak istemeyişimiz, direnmemiz, kadere sığınmamız; bizi, bilme hususunda
geciktiren ve zannettiğimiz nedenleri besleyerek görmemizi ertelettiren
unsurları barındırmaktadır. O halde önce tanımak ile bilmek arasındaki büyük
kavrayış farkını görmek gerekir. Şayet, tanıdığımız
kelimeleri “AN” lamaya, anladıklarımızı
uygulamaya taşırsak ‘bilmeyi’ deneylemiş oluruz.
Sempati, kelime anlamı olarak üzerimizde pozitif bir duygu
oluştururken; antipati de negatif bir duyguyu tetikler. İşte o zaman sempati
bize sevimli, iyi ve insanî gibi; antipati ise kötü, yaramaz ve yıkıcı görünmeye
başlar. Etrafınızdaki herkes ve her şey, yaptığınız ve yapacağınız tüm hatalara
rağmen hoşgörü gösteriyorsa, görmezden geliyorsa, affediyorsa o, sempati sahibi
biri olurken iyi insan imajını da oluşturmuş olur. Bir de çevremizde, ağzımızla
kuş tutsak yaranamadığımız bir kesim vardır ki, agresif, öfkeli, geçimsiz,
hırslı ve etrafındakileri kırıp geçiren antipatiklerdir!
Ancak ne yazık ki, bu farklı görünen iki davranışın kökeni
aynı merkezden yönetilerek hareket etmektedir. Burası içgüdülerin merkezidir. Sonuçta
sempatik görünen bir kimlikle, antipatik görünen bir kimlik arasında temelde
hiçbir fark bulunmamaktadır. Her iki davranış unsurunun kaynağı da, benmerkezcilikle
işleyen ve özgüven eksikliğine dayalı korkuların yeridir. Sosyal insan genelde “Herkes eşittir, ama ben daha eşitim!”
ilkesiyle yola çıktığı için, herkes ona hizmetle yükümlüdür(!) şartında
düşünerek tepkilerini de buna göre oluşturur. Yani her ne olursa olsun merkezde
mutlak kendisi olmalıdır.
Empati ise kişinin, kendisini karşısındakinin yerine koyarak
düşünmesi diye tanımlansa da ne yazık ki,
yanlış bir açıklamadır. Bu şekilde tanımlanan “Empati”, aynen sempati ve
antipatide olduğu gibi bir yanılsama içermekten öteye geçemez. Evrensel
bilinçte sempati ya da antipati diye bir ayrım söz konusu değildir. Evrensel
düşünceye sahip bir insana göre empati; “Olaylara
kendi gibi bakmak yerine; olayları kendisi olarak görebilmektir.” İçinde bencilce
beklentiniz olmadan yapacağınız her davranış empatik düşüncenin temelini
oluşturur.
Bu konu hayatımızın her alanında yer alan son derece önemli
ve yaşamsaldır. Anlamak için çaba harcadığımız ve hayata taşıyabildiğimiz takdirde,
başta kendimiz olmak üzere sevdiğimiz insanları anlamamızda bize ışık
tutacaktır. Empati’nin anlaşılması ve kavranması; kişi bazında yaratıcı ve
dingin düşünmeye doğru taşınabilen yeni bir bilince yönelmesine olanak
sağlayacaktır.
Kısaca sempati ve antipati duyusal kökenli; empati ise, akıl
ve duygu ilişkisinin birleştiği en az üç boyut bilgisini içeren zihinsel bir
sinerjidir.
Nimet Erenler GÜLKÖKÜ
16 Haziran 2012