14 Ocak 2012 Cumartesi

2012 MAYA KEHANETİ GERÇEKLEŞİYOR MU? 
1952 yılında Meksikalı arkeolog Alberto Ruz, yine Meksika'nın Chiapas bölgesinde bir yeraltı mezarı keşfeder. Bilim adamlarına göre bu mezarın Kral Pacal'ın (Pakal) mezarı olma olasılığı yüksek ihtimaldir. Sembollere göre bu kral; Palenque'de doğmuş, 12 yaşında Maya İmparatorluğu'nun başına geçmiş ve 80 yaşına kadar görev yapmıştır. İşte bütün sır kral mezarının bu lahit kapağının deşifrasyonundadır. Lahit kapağında işaret edilen yerler birleştirildiğinde, ortaya şu ifade çıkmaktadır: “4 Ahau 3 Kankin”(Maya takvimine göre). Çevirisi ise (Miladi takvim olarak): “21 Aralık 2012”dir. Günümüzden yaklaşık 3000 yıl önce yazılmış olan bu tarih neden ve niçin verilmek istenmiştir? Acaba gerçekten insanoğluna bir mesaj bırakmak ya da hatırlatmak mı istediler? Kur'an'da geçen ayetlerdeki “Sur'a üflenecektir.” ifadeleri ile Maya kehanetindeki bu hatırlatmanın, çarpıcı bir benzerlik içerdiğini görmemek mümkün değil. Mayalar bu mesajlarıyla kıyamet gününü işaret ederken; Kur'an'da geçen “Sur” içerikli ayetlerde de kıyametin sesle geleceğini işaret eder. Ancak kıyamet; “kıyam”dan gelir. Kıyam ise “uyanma ve ayağa kalkma” anlamındadır. Şayet uyanıp ayağa kalkılamaz ise, işte o zaman kıyamet kopabilir. Peki uyanmak nedir? Bunun “Sur” ile ilişkisi var mıdır? “Sur”; sesi, titreşimi ya da bir frekansı işaret eder ve tanımlar. İşte bu frekansın tam zirvesinde yer almaktayız. Çünkü Güneş Sistemi'miz, Samanyolu Galaksisi'ndeki yaklaşık 26.000 yıllık döngüsünün son evresini tamamlamak üzere girişini yapmıştır. Bundan sonraki süreç ise, tam 2150 yıl sürecektir. İşte bu sürecin adına, Foton Kuşağı denmektedir. Gelen tüm titreşimlere uyumlu bir frekansta olmamak, bu etkilere maruz kalmak anlamına gelebilir. Ancak gelişmiş bilinç seviyesi ile bu frekansa uyumlanmak da mümkün olabilir. Aslında bu bir aydınlanma , uyanma, ayağa kalkma çağına girişin işaretidir. Bu güçlü frekanslardan yerküremiz de payını almaktadır. Son yıllarda tüm dünyada gelişen doğa olayları (depremler, volkan patlamaları, tsunamiler gibi), eksen kaymaları bunun en belirgin kanıtı olmaktadır. Öyle ki, Nasa, 2010 yılını “Dünya Afet Yılı” olarak ilan etmiştir. İnsanlar üzerindeki etkiler ise, foton kuşağının etkilerini dönüştürecek bir bilinç olmadığı için; gelen enerjiye uyumlanamama dolayısıyla giderek artan kin, nefret, öfke, hırs, değerlerin hızla yok olduğu, dejenerasyonun had safhaya ulaştığı ve işlenen cinayetlerin önüne geçilemediği, çıkarlar için yapılan her türlü davranışın kol gezdiği bir hale gelmiştir. Kısacası dünya ve insanlık; kirlenmiş ve kirletilmiştir. Bu kirlilikten nasıl kurtulabiliriz? Bunun için gereken zamanımız kaldı mı? Şayet önümüzdeki 2150 yıllık aydınlanma sürecini iyi değerlendirebilirsek tekamül planında bir sıçrama şansını bulabilir miyiz? Bu her insanın “Ben”i için değil, “Kendi”si için yaptıklarıyla sınırlı olacaktır. Dolayısıyla kendisi için hiç bir şey yapmamış biri, başkaları için bir şey yapamayacaktır. Burada tek çaremiz sistem tarafından unutturulan içsel değerlerimiz ve ruhsal varlığımızın farkına varmaktır. Bu uzun soluklu yolculuk; bilgi, birikim, deneyim, akıl ve idrak ile, gelişmiş bir bilinç ve şuur ilişkisiyle kavranabilir.Bu yönümüzün ortaya çıkabilmesi için bize engel olan tek düşman “Ben”imizdir. Sistem, insanları “Ben”leriyle vurmayı çok iyi bilmektedir! Reklamlar, diziler, moda, vs.. gibi noktalara dikkatlice bakıldığında bu görülecektir. Doğa ve Evren yasaları yaratıcının bir yansıması ise, bütün işaretlerini ayan beyan vermektedir. Gerçekten uyanma ve ayağa kalkma çağı gelmiştir. 2012 yılında tüm insanlığın Dünya'da olma sebeplerini hatırlayıp, ürettikleri değerlerle hayatlarına bir anlam yüklemelerini dilerim. Not: (Geniş bilgi arayanlar için) Yukarıda bahsedilen Sur içerikli ayetler ile Maya Kehanetini anlatan bölüm; kaleme aldığım “ Kur'an-ı Kerim'in Apocrypha'sı” adlı eserde yer almaktadır. Araştırması Yazar Nimet Erenler Gülkökü.
 24.Aralık. 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder